14 Haziran 2014 Cumartesi

MÜZİK VE METALLICA'NIN TÜRKİYE KONSERİ ÜZERİNE BİR DENEME YAZISI

Hayat her zaman bazı sonuçlar doğurur. Olabilecek kötü sonuçlar ya da iyi sonuçlar. Sevinç ya da üzüntü. Her türlü paradoks vardır hayatımızda. Hiçbir zaman sonu gelmez. Yaşam üzerinde sadece sevincin hüküm sürdüğü anları yaşamanın kıymetini bilmek gerek.

Dünya üzerinde gerçek duygularımızı ifade etme gücünü hiçbir zaman yakalayamayız. Ancak müzik; sanatsever çoğu insan için birçok şey ifade eder. Yaşadığınız hayatta sorun ya da mutluluk içeren her durumu içinizde aydınlatır ve rahatlamanızı sağlar. Notaların fark edilmeyen bir gücü vardır insanın zihninde. Hissetmeseniz bile yüreğinize işler çoğu zaman.

Hard Rock, Heavy Metal ve türevleri tarzında yer alan tüm müzik dallarına küçücük bir çocuk olduğum yıllardan bu yana gönül verdim. Benim için her zaman bana kendimi tanımlayan bir unsur oldu dinlediğim müzik. Ensturmanların gerçek anlamda hak ettiği yerde kullanıldıklarını düşündüğüm tek müzik türüdür ve gece gözlerimi kapayıp, kulaklıklarımı taktığım anda beni eşsiz bir huzura kavuşturur metal müziği. Çocukluğumdan bu yana bu hisleri hissetmek inanılmaz bir şey. Gençliğim, aşık olduğum, terk edildiğim, terk ettiğim, üzüldüğüm, sevindiğim ve buna benzer yaşadığım her kilometretaşında müziğin hayatımda oluşu beni soyut anlamda bir çok badireden kurtarmıştır. Her gün, yıllar yılı, walkman’den, discman’den, cd player’dan, mp3 player’dan, bilgisayardan ya da telefondan dinleyerek hayatımıza devam ettik. Sevdiğiniz bir grubun yeni çıkan her albümü, hayatınıza yoğun bir etki yaptı ve size yön verdi. Sizden kilometrelerce uzaklarda yaşayan o sanat insanlarını gözünüzde daha yetenekli ve daha saygıdeğer yapan tek olay ise sahnede 10.000’lerce insanın önünde canlı performanslarına tanık olmanızdır.

Hiçbir zaman sona ermeyecek bir sevinç; saat 17:00’de kapılar açıldıktan beş saat sonra onlar sahneye çıktıklarında başlar. O beş saat boyunca ayakta bekleyerek tüm enerjinizi harcarsınız. Ama onları gördükten sonra bütün bitkinliğiniz yok olur. Neşe, sevinç, mutluluk ve iyi hissetmeye dair hayatta ne olgu varsa hepsi bir araya gelir. Yüzünüzde oluşan tebessümü, etrafınıza nasıl göründüğünüzü kafanızda resmedemezsiniz, çünkü öncesine dair benzer bir his yaşamamışsınızdır. Bu efsanevilik hepsinden farklıdır. Yüzünüzdeki o gülümseme; ne aşık olduğunuz zamanki gülümsemenize ne de mezun olduğunuz andaki gülümsemenize benzer. O yapısal gücü tarif etmek çok zor benim için.

Tüm hayatım boyunca bu hisleri 2 kez yaşadım. 4.Mayıs.2007 Blind Guardian konseri ve 26.Temmuz.2013 Iron Maiden konserinde. Özellikle 2007’de ki konserin ardından 6 yıl gibi uzun bir zaman geçtikten sonra böylesi büyülü anlara kavuşmak adeta yeniden doğduğum hissini vermişti bana.  Şimdi yaklaşık 1 yıl sonra Metallica ile aynı heyecanı yeniden yaşayacağım.

Iron Maiden ve Metallica, daha küçücük bir çocukken beni etkileyen ve Heavy Metal müziğini yaşamıma kazandıran iki büyük grup. Her iki toplulukta  ben doğmadan önce vardılar. Belki ben öldükten sonra yine var olacaklar ya da olmayacaklar. Çocukluğum boyunca en büyük hayallerim onları canlı izlemek, konserlerine gitmekti. Geçen yıl Iron Maiden’ı canlı izledim. Şimdi yaklaşık 1 yıl sonra Metallica’ya da kavuşuyorum ve tüm hayatımın en büyük amaçlarından biri daha gerçekleşmiş olacak eğer bir aksilik olmaz ise. 

                                        Lars Ulrich (Metallica) & Steve Haris (Iron Maiden)

Her iki grupta 50’li yaşlarını devirmek üzereler artık. Bu ayağımıza gelen son şans olabilir. Artık kariyerlerinin son basamaklarına geldiler ve Heavy Metal dünyasında yavaş yavaş bu sonları yaşamaya başlıyoruz. O yüzden 13.Temmuz.2014 Pazar gecesi, Türk rockerlar için efsanevi bir gece olarak hafızalara kazınacak.

Ülkemizde Heavy Metal müziğinin yapıtaşı olan Pentagram (Mezarkabul) grubunu 2. kez, Dünya’da Heavy Metal müziğinin yapıtaşlarından biri olan Metallica’yı da ilk kez izleme onuruna erişeceğim. Henüz 30 gün gibi hatırı sayılır bir süre olmasına rağmen, içimde git gide büyüyen heyecan, beni bu satırları yazmaya itti. Müziğin ve o sanatı ortaya koyan insanların yaşamıma kazandırdıkları değerlerden oluşan bir deneme yazısı aslında çok az kalır. Müzik için her gün farklı tanımlamalar ve tasvirler yapabilirim. Çünkü bana hissettirdikleri her gün farklı insanüstü duygulardır.

Aslında daha yazabileceğim çok şey var fakat sanırım onları 1 ay sonra ki Metallica konserinden sonra yazacağım. Tamamen hobi olarak yaptığım bu blog ve içindeki tüm yazılarım arasında en sevdiklerimden biri Iron Maiden konseriyle ilgili yazdıklarımdır.
1 ay sonraki konser için ve konserin ardından kendime geldikten sonra bu linktekine benzer anıların sadece hafızamda kalmayıp bu bloga dökülecek olmalarından dolayı son derece heyecanlıyım ve mutluyum..

OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7

GÖZÜ YAŞLI BİR VALS

Rüstem tek başına sürdürdüğü basit hayatını, her zaman sevdiği şeyleri yapmak için yaşayan sıradan bir insan olarak geçirmeye devam ediyordu...