Hayat her zaman bazı sonuçlar doğurur. Olabilecek kötü
sonuçlar ya da iyi sonuçlar. Sevinç ya da üzüntü. Her türlü paradoks vardır
hayatımızda. Hiçbir zaman sonu gelmez. Yaşam üzerinde sadece sevincin hüküm
sürdüğü anları yaşamanın kıymetini bilmek gerek.
Dünya üzerinde gerçek duygularımızı ifade etme gücünü hiçbir zaman
yakalayamayız. Ancak müzik; sanatsever çoğu insan için birçok şey ifade eder.
Yaşadığınız hayatta sorun ya da mutluluk içeren her durumu içinizde aydınlatır
ve rahatlamanızı sağlar. Notaların fark edilmeyen bir gücü vardır insanın
zihninde. Hissetmeseniz bile yüreğinize işler çoğu zaman.
Hard Rock, Heavy Metal ve türevleri tarzında yer alan tüm
müzik dallarına küçücük bir çocuk olduğum yıllardan bu yana gönül verdim. Benim
için her zaman bana kendimi tanımlayan bir unsur oldu dinlediğim müzik.
Ensturmanların gerçek anlamda hak ettiği yerde kullanıldıklarını düşündüğüm tek
müzik türüdür ve gece gözlerimi kapayıp, kulaklıklarımı taktığım anda beni
eşsiz bir huzura kavuşturur metal müziği. Çocukluğumdan bu yana bu hisleri
hissetmek inanılmaz bir şey. Gençliğim, aşık olduğum, terk edildiğim, terk
ettiğim, üzüldüğüm, sevindiğim ve buna benzer yaşadığım her kilometretaşında
müziğin hayatımda oluşu beni soyut anlamda bir çok badireden kurtarmıştır. Her
gün, yıllar yılı, walkman’den, discman’den, cd player’dan, mp3 player’dan,
bilgisayardan ya da telefondan dinleyerek hayatımıza devam ettik. Sevdiğiniz
bir grubun yeni çıkan her albümü, hayatınıza yoğun bir etki yaptı ve size yön
verdi. Sizden kilometrelerce uzaklarda yaşayan o sanat insanlarını gözünüzde
daha yetenekli ve daha saygıdeğer yapan tek olay ise sahnede 10.000’lerce
insanın önünde canlı performanslarına tanık olmanızdır.
Hiçbir zaman sona ermeyecek bir sevinç; saat 17:00’de kapılar
açıldıktan beş saat sonra onlar sahneye çıktıklarında başlar. O beş saat
boyunca ayakta bekleyerek tüm enerjinizi harcarsınız. Ama onları gördükten
sonra bütün bitkinliğiniz yok olur. Neşe, sevinç, mutluluk ve iyi hissetmeye
dair hayatta ne olgu varsa hepsi bir araya gelir. Yüzünüzde oluşan tebessümü,
etrafınıza nasıl göründüğünüzü kafanızda resmedemezsiniz, çünkü öncesine dair
benzer bir his yaşamamışsınızdır. Bu efsanevilik hepsinden farklıdır.
Yüzünüzdeki o gülümseme; ne aşık olduğunuz zamanki gülümsemenize ne de mezun
olduğunuz andaki gülümsemenize benzer. O yapısal gücü tarif etmek çok zor benim
için.
Tüm hayatım boyunca bu hisleri 2 kez yaşadım. 4.Mayıs.2007
Blind Guardian konseri ve 26.Temmuz.2013 Iron Maiden konserinde. Özellikle
2007’de ki konserin ardından 6 yıl gibi uzun bir zaman geçtikten sonra böylesi
büyülü anlara kavuşmak adeta yeniden doğduğum hissini vermişti bana. Şimdi yaklaşık 1 yıl sonra Metallica ile aynı
heyecanı yeniden yaşayacağım.
Iron Maiden ve Metallica, daha küçücük bir çocukken beni etkileyen ve
Heavy Metal müziğini yaşamıma kazandıran iki büyük grup. Her iki toplulukta ben doğmadan önce vardılar. Belki ben
öldükten sonra yine var olacaklar ya da olmayacaklar. Çocukluğum boyunca en
büyük hayallerim onları canlı izlemek, konserlerine gitmekti. Geçen yıl Iron
Maiden’ı canlı izledim. Şimdi yaklaşık 1 yıl sonra Metallica’ya da kavuşuyorum
ve tüm hayatımın en büyük amaçlarından biri daha gerçekleşmiş olacak eğer bir
aksilik olmaz ise.
Lars Ulrich (Metallica) & Steve Haris (Iron Maiden)
Her iki grupta 50’li yaşlarını devirmek üzereler artık. Bu
ayağımıza gelen son şans olabilir. Artık kariyerlerinin son basamaklarına
geldiler ve Heavy Metal dünyasında yavaş yavaş bu sonları yaşamaya başlıyoruz. O yüzden 13.Temmuz.2014 Pazar gecesi, Türk rockerlar için
efsanevi bir gece olarak hafızalara kazınacak.
Ülkemizde Heavy Metal müziğinin yapıtaşı olan Pentagram
(Mezarkabul) grubunu 2. kez, Dünya’da Heavy Metal müziğinin yapıtaşlarından
biri olan Metallica’yı da ilk kez izleme onuruna erişeceğim. Henüz 30 gün gibi
hatırı sayılır bir süre olmasına rağmen, içimde git gide büyüyen heyecan, beni
bu satırları yazmaya itti. Müziğin ve o sanatı ortaya koyan insanların yaşamıma
kazandırdıkları değerlerden oluşan bir deneme yazısı aslında çok az kalır.
Müzik için her gün farklı tanımlamalar ve tasvirler yapabilirim. Çünkü bana
hissettirdikleri her gün farklı insanüstü duygulardır.
Aslında daha yazabileceğim çok şey var fakat sanırım onları 1
ay sonra ki Metallica konserinden sonra yazacağım. Tamamen hobi olarak yaptığım
bu blog ve içindeki tüm yazılarım arasında en sevdiklerimden biri Iron Maiden
konseriyle ilgili yazdıklarımdır.
1 ay sonraki konser için ve konserin ardından kendime
geldikten sonra bu linktekine benzer anıların sadece hafızamda kalmayıp bu bloga
dökülecek olmalarından dolayı son derece heyecanlıyım ve mutluyum..
OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7