10 Şubat 2017 Cuma

TARJA TURUNEN "THE SHADOW SHOWS" 9.02.17 İZMİR

9.Şubat.2017 Perşembe günü, hayatımda ki en güzel günlerden birini yaşadım. Tarja Turunen “The Shadow Shows – European Tour” konserlerinde önce İzmir ardından da İstanbul’da konser vermek için 2 gün boyunca ülkemize geldi. Onunla tanışma fırsatını yakaladım ve konseri izledim. Tarja’dan önce ön gruplar Devilfire ve Anvision’dı. Elimden geldiğince yaşadığım bu güzel günü anlatmaya çalışacağım.






DEVILFIRE
İngiliz Glam Metal grubu Devilfire, Birmingham’da kurulmuş. Grupla ilgili hiçbir bilgiye sahip değilim. Ancak sahne enerjilerinin çok iyi ve müzisyenlerin de çok yetenekli olduklarını söyleyebilirim. Sahnede çok fazla kalmadılar. 2. şarkılarının ardından solistleri Alex,

“Biz Birmingham’dan geliyoruz. Bizi İngiltere’de izleyen kendi insanlarımızın çoğu hep donuk bir yüzle seyrederler.”
dedi ve suratını sert bir ifadeye büründüren bir mimik yaparak onları taklit etti.

“Burada herkes gülümseyerek izliyor, ne kadar güzel insanlar, ne güleryüzlü bir şehir, eve dönmek istemiyorum.”


4. parçalarından sonra kimsenin eşlik ettiği bir şarkıları olmadığı için Black Sabbath ve Judas Priest karışık bir cover geçişi yaptılar. Herşeye rağmen güzel bir sounda ve enerjiye sahipler ve üstlerine düşen görevi çok iyi yaptılar. Gelecek vaad eden bir grup. Sahneden inerlerken bateristleri Lars Wickett bagetlerini bize fırlattı. İki bagetten birini yakalayan şanslı izleyicilerden biri ben oldum.



ANVISION
2007’de Polonya’da gitarist Greg Ziolek ve baterist Marcin Duchnik tarafından kurulmuş çok başarılı bir progressive metal grubu. Aynı ilk alt grup Devilfire gibi onlar hakkında da bir bilgi sahibi değildim ama bu grupla ömürlük anılar edindim. Konserden önce soundcheck esnasında grubun kurucuları Greg ve Marcin ile tanıştık. Yaklaşık 2 saat süresince, İzmir’den Tarnow’a kadar uzanan çok güzel bir sohbetimiz oldu. Bir ara Youtube’u açıp birkaç videolarına baktım ve müziklerini çok beğendim.


Sahnede yaklaşık 45 dakika kaldılar. Youtube’da ilk olarak dinlediğim “Around The Corner” isimli parçalarını çok sevmiştim. Canlı olarakta bu şarkıyı dinlemek çok güzel oldu. Dream Theater’a benzeyen bir soundları var. Progressive müziğe her zaman saygı duymuşumdur ve onlarda bu müziği çok güzel bir şekilde sunuyorlar.


Geçtiğimiz Kasım ayında blogumda power metal müzik ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazının sonunda yaşadığım süre boyunca keşfedeceğim sayısız grup olduğundan söz etmiştim. İşte onlardan biri Polonyalı Anvision oldu. Soundcheck’te çoktan karar vermiştim bundan sonra onları takip edeceğime. Soundcheck’ten önceki sohbetimiz, hayatım boyunca unutmayacağım bir anı olmuştu benim için. Konser sonrası daha güzel bişey oldu. Merchandise standında Anvision elemanları duruyorlarmış. Çıkarken kalabalıkta onları fark edemedim. Baterist Marcin “Hey Osman gidiyor musun?” diye seslendi. İnanın bana bu müthiş bir şey. Marcin sanki arkadaşıymışım gibi beni bassçıları Karol Wadowski ile tanıştırdı. Müthiş sıcakkanlı insanlar.


TARJA TURUNEN
Nightwish grubu özellikle “Oceanborn” ve “Wishmaster” albümleri ile hayatıma direk etki eden power metal gruplarındandır. Bu albümler 1998 ve 2000 yıllarında çıktılar. Tarja 2005’e kadar 9 sene boyunca bu grubun solistiydi. Nightwish’ten ayrıldığında ne Nightwish’i ne de onun solo çalışmalarını takip etmedim çünkü ben ve benim gibi düşünen bir çok fan için büyük bir bütünlük bozulmuştu.


Şimdi harika geçen bir günü nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama deneyeceğim. Soundcheck öncesi Tarja’yı görmeme rağmen onunla konuşma fırsatım olmadı. Bass gitaristleri Türkiye’ye gelmemişti, grup olarak eksiktiler ve bass bölümerini kayıt edilmiş materyalle çalacaklardı. Sanırım soundcheck esnasında bu yüzden gergindi. Soundcheck’in bitişinden sonra kulis girişinde onu yakaladım. Vera Müzik (organizasyon şirketi) davetlisi olduğum için etkinlik alanına kapı açılışından önce girmiştim onu gördüğüm esnada kalabalık yoktu. Sadece selam verdim ve fotoğraf çekilmek istediğimi söyledim. Benimle çok samimi bir şekilde fotoğraf çekildi. Hayatımın anlarından birini daha yaşamıştım.


Devifire ve Anvision’dan sonra saat 22:00’de sahneye çıktı Tarja Turunen ve grubu. Konseri sahne önünden izliyordum. Büyüleyici bir güzelliği vardı Tarja’nın, benim için Karanlıklar Ülkesinin Kraliçesi gibiydi. - Karanlılar Ülkesinin Kraliçesi, hiçbir zaman hayatıma girmemiş olan, varlığından bile haberim olmadığı bir tür hayal ürünü kişilik bknz. http://ocelik7.blogspot.com.tr/2015/05/karanliklar-ulkesinin-kralicesi.html - Nightwish’ten ayrıldığından bu yana onun çalışmalarını yakından takip etmemiştim. Konseri ön sıradan seyrediyordum ve yanımdaki insanlar onun şarkılarına eşlik ederken benim eşlik edemeyişim cidden canımı sıkıyordu. 3. Şarkısının anonsunu yaparken göz göze geldik,

“Next song…” dedikten sonra durakladı. Ben de o an ezbere bildiğim iki şarkısından birinin adını söyledim.

“Falling Awake” dedim.

“No” diyerek kaşlarını kaldırdı ve

“Lucid Dream” dedi.

Müthiş bir andı. O an gerçekten çok mutlu oldum. Blind Guardian konserindeyken Hansi Kürsch onu videoya çektiğimi fark edip bana el sallamıştı. Böylesi benzer bir anı yaşamak çok güzel hissettirdi. “I Walk Alone” parçasını akustik bir performans ile çaldı. Şarkı sevdiğim parçalarından biriydi ve eşlik ettim. Sürekli İzmir hakkında ve seyirci hakkında güzel şeyler söyledi. Bir ara grup arkadaşlarına dönerek, İzmir Arena’nın denize bakan kısmını gösterdi ve
“En son denizi gördüğümüz bir yerde ne zaman çaldığımızı hatırlamıyorum. Şu an deniz orada ve bunu görüyoruz. Bu çok güzel bir şey, burası ne kadar güzel bir şehir, buradaki insanlar ne kadar güzel…” dedi.
Sahne enerjisi ve sürekli gülen yüzü ile büyülemeye devam ediyordu. Bir ara gerçekten güzelliğine kapıldım ve herkes eğlenirken donup kaldım. Bunu fark etti ve şarkı söylerken bir eliyle “noluyor, iyi misin” gibisinden bir hareket yaptı. Konserde benimle beraber olan arkadaşlarım da bunu fark etti “sana selamı çaktı” dediler. Bu da nefis bir andı. Ondan sonra hiçbir şekilde dikkatimin dağılmamasına özen gösterdim.


Kapanışı “Die Alive” ve ardından “Until My Last Breath” parçaları ile yaptı. Die Alive’ı birkaç gündür dinliyordum. Nakarat kısmı zihnime yerleşmiş sadece. Ona da eşlik ettim. Ne kadar hazırlanmaya çalışsam da sahne de çok güzel bir bayanın sizin sevdiğiniz tarzda bir müzik yapmasına alışık değilim. Bu açıdan ilk konserim oldu. Açıkçası Nightwish’ten sonra onu çok takip etmediğim için üzüldüm.


Son olarak Vera Müzik’ten sevgili Gökhan Oraydın’a burdan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Soundcheck’leri izleme imkanını sağladığı için ve İzmir’de bu organizasyonu gerçekleştirdiği için. Bu şehrin bu konserlere ve etkinliklere çok ihtiyacı var.


OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7

GÖZÜ YAŞLI BİR VALS

Rüstem tek başına sürdürdüğü basit hayatını, her zaman sevdiği şeyleri yapmak için yaşayan sıradan bir insan olarak geçirmeye devam ediyordu...