19.Nisan.2022 - Belgrad,
Sırbistan
Hava 20 derece, ne soğuk ne de
çok sıcak. Güneş tam üstümde insanın kalbini ısıtan bir şekilde parlıyor.
Balkanların bu güzel havasını ve doğasını çok seviyorum. Aklımı meşgul eden,
cevaplarını bulamadığım tüm soruları buradayken unutuyorum. Birçok insan Kalemegdan’da
yürüyüş yapıyor. Yaşlı bir çift el ele. Ben onlara hayranlıkla bakarken,
yanımdan geçiyorlar ve gülümseyip selam veriyorlar. O kadar güzel görünüyorlar
ki; aşkla süren bir hayat, Avrupanın en çok sevdiğim yerinde. İmrenmemek elde
değil. En son 4 yıl önce gelmiştim buraya. Şu an zamanlama çok yanlış. Birkaç
gün önce en yakın arkadaşlarımdan birinin ve kafamdaki düşüncelerin üstüme
üstüme gelmesinden dolayı kaçıp buraya gelmeme neden olan kadının peş peşe
doğum günleriydi. İkisinin de yanlarında olamadım ama buna rağmen 4 yıl önceki
gibi aynı huzur, aynı rahatlık ve aynı kendimi iyi hissettiren tüm duygular
hakim tekrar bedenimde ve zihnimde. Burası gerçekten büyüleyici bir yer.
Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği yer.
Belgrad - SIRBİSTAN
Foto: Osman ÇELİK
Vakit burada gerçekten çok hızlı
geçiyor. Albert Einstein’in İzafiyet Teorisinin sağlaması gibi. 6 gün hızlıca
geçti. Bugün son günüm ve göz açıp kapayıncaya kadar Zemun’a geldim. Sava
nehrinden Tuna’ya kadar yürüdüm. İstediğim kaçış noktası buydu. 7 gün boyunca
gün ortası, gün batımı ve hatta gün doğumunda buradaydım. Uçağa binmeden
kendimi buna inandırmıştım. Düşünceler zarar veriyorsa; kendini en huzurlu
hissettiğin yere git. Bu yer birçok insan için evidir, yuvasıdır. Ne yazık ki
benim için evimden yaklaşık 1500 km uzakta olan, Sava ve Tuna nehirlerinin
birleştiği nokta. Yani her istediğim zaman kalkıp gelemeyeceğim çok uzak bir
yer. Mümkün olabilecek en iyi şekilde faydalanıyorum. Buraya en son 4 yıl önce
2018’de gelmiştim. Bu ikinci gelişim ama yirminci gelişimmiş gibi tüm ambiansı
zihnime kazıdım. Ülkeme dönünce deneyeceğim. Gözlerimi kapatıp Balkanların
huzur veren görüntüsünü zihnimde resmedeceğim.
Tuna nehri
Belgrad - Sırbistan
Foto: Kaan SAMSA
31.Temmuz.2022 - İzmir
Zaman zaman iyi bir aile babası,
iyi bir eş olmak üzerine hayaller kurarım. Bazen bu duygulara çok yakın
olduğumu hissediyorum. Ama bazen de çok uzak geliyor tüm bu hisler. Tüm
hayatımı tüketecek ve kalan ömrümün her gününü aynı şekilde geçirecekmişim
gibi. Bu sadece sorumluluk altına girmekten kaynaklı bir korku ya da benim bu
sevgiyi taşıyamayacak olmamla ilgili değil. Sadece kendime karşı dürüstsem, bir
şeylerde iyi olduğumu bilip ölmeyi tercih edebilmemle ilgili. Yani bir sevgili
veya bir arkadaş olarak, bir eş olmaktan daha başarılı olacaksam hep öyle
kalayım.
Tüm yaşamım boyunca huzur ve
mutluluk içinde geçirdiğim bütün zamanların toplamına eşitti yanında olduğum
her an. Sesini duymak, gülen gözlerinin
içine bakmak, ruhunun iyilik saçan enerjisini zihnimde ve vücudumun her
hücresinde hissetmek, cennet tanımının yeryüzünde var olduğunun kanıtıydı benim
için.
Ne hissettiğimi bilmeden
yürüyordum aklımın benim için çizdiği yolda. O yol çizilmemişken; her türlü
engel vardı. Şimdi engellere aldırış etmeden gidiyordum. Kimi insan yaşadığı bu
duygulara bir anlam yüklemeye korkar ve içine kapanır. Kimisi bir noktaya kadar
cesurdur ve içinde yaşar ama bunu acı çekerek yapar. 2016’da yazar Doğu
Yücel’in bir seminerinde farkına varmıştım; sevginin en zor olanında (karmaşık)
bile travmatik etkileşimleri eğlenceye çevirebilme kabiliyetini. Daha önemli ne
olabilirdi ki; senin yanında olmaktan, sevinçlerini ve hüzünlerini
paylaşmaktan, olabilecek en doğru şekilde hayatında olmak, birlikte gülmek,
eğlenmek ve mümkün olduğunca bu hayattan zevk almak.
11.Mayıs.2023 – İzmir
Hayatım boyunca basketbol
kültürlerine hayran olduğum, yakın tarihiyle beni büyüleyen dağılmış
Yugoslavya’nın ve şu an ki Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a 5 yıl önce ilk
gittiğimde Sırpların ulusal içkileri Rakija’nın ev yapımı olanlarında
kullanılan küçük hediyelik şişelerine Sava ve Tuna nehirlerinden sular
doldurmuştum. Kitaplığımın en güzel yerinde tutuyordum o şişeleri. Evin
kedisinin ulaşmakta zorlanacağı bir yerde. Şişelerin mantarları çok sıkı kapalı
oldukları halde azar azar suların buharlaştığını hissediyordum. Her yıl bir
miktar azalıyorlardı.
Bugün onların tamamen
tükendiklerini gördüm. Kitaplığın bulunduğu odaya her girişimde, o iki şişenin
aynı oda içinde bulunduğunu bilmek bana her zaman huzur veriyordu. Kendimi iyi
hissettiğim yeri aklıma kazımıştım zaten. O şişeler, her istediğim zaman
gidemediğim o güzel yere zihnimde kaçabilmem için bana yardım ediyorlardı.
Küçük de olsa bir parçam eksildi.
23Ağustos.2023 – İzmir
Platonik Aşıklar Krallığının asil
üyelerinden biriydim. Artık bir hiçim, kendi içimde yaşattığım tüm o romantik
saçmalıklar ve kendimi kandırışım bugün bitti. Şimdi başka bir adamın
kollarında olduğuna göre bir sürü hisli söz söylememe gerek yok bundan sonra.
Mutluluklar. Hep iyi olmanı diledim. Senin için en iyi olmayı isterdim. Bu
mümkün olmasa da hep mutlu olmanı diledim. Tebessümün hiçbir zaman eksilmesin.
31.Ekim.2023 - İzmir
6 aylık olduğu zamandan bu yana
hayatımın bir parçası olan, evimin neşesi canım kedim, 1 hafta önce 14 yaşında
melek oldu. Şimdi her şey boş geliyor. 20 gün sonra 40 olacağım. Ama olmak
istemiyorum. Küçük ecza dolabımdaki tüm ilaçlar bana bakıyorlar. Sanırım bu
daha acısız olurdu banyoyu kana bulamakta kötü bir fikir zaten.
Allahım neler düşünüyorum böyle?
Buradan uzaklaşmam gerekiyor. Huzur veren yere gitmeliyim. İçimdeki tüm olumsuz
düşünceler Tuna nehrine aksın gitsin. Bilet bakıyorum ama yakın tarihte gitmem
mümkün değil. Bu ücretleri karşılayamam. En olumlu seçenek yılbaşından sonraya
kalıyor.
12.Ocak.2024 – Belgrad, Sırbistan
İşte yine buradayım. Bu üçüncü
gelişim. Çok güzel. Daha önce hep sıcak mevsimlerde gelmiştim. Kışın burası çok
daha güzelmiş. Kar taneleri o kadar güzel düşüyor ki Tuna’nın üstüne.
İzlemekten alıkoyamıyorum kendimi. Fotoğraf çekmek için telefonumu cebimden
çıkarırsam büyüleyici bir anı kaçırabilirim. Her dakikasını, her saniyesini
çıplak gözlerimle yaşamak istiyorum.
Herkesin bir hayali vardır. Benim
hayalim burada olmak. Okuduğum bütün best sellerlar, izlediğim tüm duygusal
filmler, dizilerde gördüğüm sahil kasabalarının tamamı, hiçbiri burası kadar
etmez. Üstelik burada seninle beraber bir sabaha uyanmadığımız ya da gün batımı
eşliğinde şarap kadehlerimizi kaldırmadığımız halde. Burayı olduğundan çok daha
mükemmel kılacak hiçbir şeyin gerçekleşmemesine rağmen; şu haliyle Belgrad,
yalnızlığımla bile mükemmel.
Gözlerimi kapattım… Bir bahar
günü, serin bir sabah. Dünyanın neresinde olursam olayım önemli değil.
Vivaldi’nin C-Minor’u ya da Four Seasons’larından birinin eşsiz notalarıyla
güne uyandım. Gözlerimi açtığım o ilk an; senin nefes alıp verişini duyuyorum,
bir melek gibi uyuduğun o anı izliyorum. Bu anı tanımlayamam, sadece teslim
oluyorum. Tüm güzelliğinle uyuyorken seni seyrediyorum. Sonra sen gözlerini
açıyorsun. O ilk bakış, o ilk 10 saniye, gözlerimi senden alamadığım o tarifsiz
10 saniye… Gülen gözlerinin içine bakmak, ruhunun iyilik saçan enerjisini
zihnimde ve vücudumun her hücresinde hissetmek. Ben tüm bunların yaşamadan ne
anlama geldiğini biliyordum zaten. Tuna’nın buz gibi suyunun bilincimi yok
ettiği ana kadar; son kez bu hisler
eşliğinde yaşadığımı hissetmek çok huzurluydu.
Osman ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7