“Giden biriyle ya ikinci bir
şansınız daha olsaydı?”
Yukarıda ki cümle, yönetmen
Richard Linklater’ın 2004 yapımı “Gün Batmadan” filminin afişinde yazan
yazıdır. Romantik bir seriye ait ikinci filmdir “Gün Batmadan” ve gerçek
zamanlı çekilmiş olması ayrıca bir büyüleyicilik katmıştır esere. 9 yıllık
periyotlarla karşımıza çıkan gerçek zamanlı bu hikaye 3 ayrı filmde
anlatılmıştır. 1995’te ki ilk film “Before Sunrise - Gün Doğmadan” (hayatıma
kattığı değerler inanılmazdır), 2004’te çıkan ikinci film “Before Sunset - Gün
Batmadan” ve son olarak 2013’te gösterime giren “Before Midnight -
Geceyarısından Önce”
Ethan Hawke’ı ilk kez 1989 yapımı
“Ölü Ozanlar Derneği” filminde izlemiştim. Robin Williams’ın harika oyunculuğunun
yanında en dikkat çeken karakter onunkiydi. Daha sonra “White Fang” ile karşıma
çıkmıştı. Başarılı oyunculuğunun benim hayatıma direkt etki edebilecek bir
filmle devam etmesi hem güzel bir tesadüf olmuştu hem de oyunculuğunu
sevdiğiniz bir sanatçının size hitap eden bir çalışmada yer alması güzel bir
rastlantıydı.
BEFORE SUNSET – GÜN BATMADAN
(1995)
Interrail bileti ile seyahat
yapan Amerikalı Jesse, Madrid’e görmeye gittiği kız arkadaşının yanından
beklediği ilgiyi göremediği için ayrılmıştır. Jesse’nin ABD’ye dönüş için
Viyana’dan kalkacak olan uçağına bir gün süresi varken trenle geldiği Viyana’da
tek başına ülkesine dönüş vaktini beklemekten başka bir planı yoktu. Viyana’ya
ulaşmadan önce trende bir Fransız ile tanıştı. Budapeşte’ye seyahat eden Celine
ile sohbet etmeye başladıklarında; iki insanın arasındaki çekim ve hayat
üzerine yaptıkları konuşmalardaki yorumlar eminim izleyen herkesi onlara hayran
bırakmıştır. Richard Linklater oldukça başarılı bir şekilde bu romantizmi beyaz
perdeye aktarmıştır. Ethan Hawke ve Julie Delphy’nin oyunculukları ise büyüleyici
bir şekilde Jesse ve Celine karakterlerine hayat vermiştir.
Celine, Jesse ile olan sohbetinin
bitmesini istemediği için Budapeşte yolculuğunu 1 gün sonraya erteler ve
trenden Viyana’da, onunla birlikte iner. Bütün şehri dolaşırlar. Biz izleyenler
ise, hem onlarla beraber Viyana turu yaparız hem de yeni tanışan iki insanın
duygusal yolculuğunda mutlaka kendi hayatlarımıza dair bölümler görürüz ve
ister istemez yüzümüzde bir tebessüm oluşur.
Siyasetten,
yaşama, ilişkilere, hayata dair her yöne ait bakış açılarına kadar iki farklı
ülkeden insanın keyifli sohbetinde romantizmi sonuna kadar hissettiriyor bu
film. O kadar başarılı ki, Before Sunrise’ı kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum. Benim
için hep bir kaçış yolu olmuştur. Benzer bir birlikteliği yaşadım. Başka bir
ülkeden, başka bir insanla. Jesse ve Celine gibi mutlu olamadım ama hayatımda
bu tecrübeyi yaşamadan önce de bu film serisine hayrandım. Belki de Before
Sunrise’ın hayatıma kattığı anlamlar sayesinde benzer bir deneyim oluştu
hayatımda.
Filmin sonunda Jesse ve Celine’in
ayrılmak zorunda kaldıkları an çok zordu. Onların yaşadığı üzüntüyü seyirci de
sonuna kafar hissedebiliyordu. Mutlaka hikayenin bu şekilde bitmeyeceği
belliydi. Ama kim düşünebilirdi Jesse ve Celine’in hayatlarında neler olduğunu
görebileceğimiz zamanın tam 9 yıl süreceğini..?
BEFORE SUNSET – GÜN BATMADAN
(2004)
1995’in 16 Haziran’ın da, Viyana’da
ki tren istasyonundan, 6 ay sonra 16.Aralık’ta tekrar görüşmek üzere
birbirlerine veda ettiler Jesse ve Celine. İletişim kurmak için hiçbir telefon
numarası ya da e-posta adresi almadılar. Yaşadıkları o efsanevi günün büyüsünü
yitirmemesi içindi belki bu düşünce ama ne yazık ki istedikleri gibi olmadı. 6
ay sonra buluşamadılar.
9 yıl geçmişti. Jesse evlenip bir
çocuk sahibi olmuştu. 1995 yılında Celine ile geçirdiği tek günü sadece
hatıralarında yaşatmak istemediği için o güne ait bir kitap yazdı. Eğer çok
severseniz ve o sevgiyi zihninizde çok güçlü bir şekilde yaşarsanız böyle
birşeyi başarabilirsiniz. Jesse, hayatının en güzel gününü yazmıştı. Yazdığı
kitap sadece ABD’de değil Avrupa’da da çok ilgi gördü ve birçok dile çevrildi. 2004
yılında Paris’te ki bir imza gününde, söyleşinin son anlarında kitabevine giren
Celine’i fark etti. Göz göze geldiler ve 9 yıl aradan sonra bu tarif edilmesi
çok zor bir andı. Söyleşi sona erdikten sonra Jesse’nin uçağa binmek için 1
saati vardı. Kitap mağazasından birlikte çıktılar. Önce bir cafede oturdular,
sonra yürümeye devam ettiler, vapura bindiler. Geçmişten ve yaşamlarında ki
değişikliklerden konuştular. 9 yıl önce onlarla birlikte çıktığımız Viyana şehir
turunun aynısı şimdi Paris’te gerçekleşiyordu ve aynı o zaman ki gibi
büyüleyici ve romantikti. Daha sonra Jesse’nin uçağı kaçırmaması için tahsis
edilmiş özel araçla havaalanına gitmeden önce Celine evine bırakıldı. Jesse,
şoföre beklemesini söyledi. Celine’in dairesinde sohbetleri bir süre daha devam
etti. Her ikisi de hayatlarında şu anda bulundukları yerin farkındalardı.
Aralarında ki bu bağ yine kopmak zorundaydı, yine ayrılmak durumundaydılar ama
kısacıkta olsa bu anın bitmesini istemiyorlardı.
Celine müziği açtı, çaldığı şarkı
Nina Simone’un “Just In Time” parçasıydı. Sonra dönüp Jesse’ye
“Bebeğim, uçağı kaçırmak
üzeresin.” dedi.
BEFORE MIDNIGHT - GECEYARISINDAN
ÖNCE (2013)
Viyana’da başlayıp Paris’te devam
eden romantik yolculuğun şimdi ki durağı Yunanistan. Muhtemelen son durak
burası ama belli mi olur belki 2022’de tekrar izleriz bu muhteşem yapıtın bir
devam filmini daha.
Aradan
geçen bir 9 yılın ardından daha bu sefer Jesse ve Celine’in evlenip
birleştirdikleri yaşamlarında çok tatlı ikiz küçük kızları olduklarını
görüyoruz. Celine’in işi doğrultusunda Avrupa’da yaşıyorlar. Bu film biraz daha
ilişkiyi korumaya yönelik ve ilk iki filmde ki kadar zeka dolu, romantizm dolu
diyalogları çok fazla içinde bulundurmuyor. Konu daha çok Jesse’nin ilk eşinden
olan oğlunu sürekli özlemesi ve onu sadece yaz tatillerinde görüyor olması
sebebiyle derinlerde hissettiği üzüntüyü yansıtıyor ve evlilikte yaşanan
çeşitli problemlere dayanıyor. Bu filmde gördüğümüz üzere her evlilik tabi ki
mükemmel değildir. Evliliğin mükemmel olmadığı anlarda yeniden mükkemmel
olmasını sağlamanın, çiftlerin gösterdiği özverinin sınırlarını gösteriyor bu
film bize. İlk iki filmden özlediğimiz o romantik yolculuklar bulunmasa da;
karakterlerle özdeşleşen seyirci için hakkını veriyor bu çalışma da. Filmin
sonunda evliliklerini kurtarmak adına Jesse’nin ve Celine’in yaptığı konuşmalar
ibretlik.
Before Sunrise’ta ki gibi, başka
bir ülkeden bir kız arkadaşım olmuştu ve ayrılmıştık. Before Sunset’te ki gibi
(9 yıl olmasa da) uzun bir süre sonra, hiç temas kurmadığımız 5 yılın ardından
o kız arkadaşımı yeniden görmüştüm ve birlikte tekrar uzun bir vakit
geçirmiştik. O dönemde zihnimde çok önemli bir rehber olmuştu bu iki film.
Yıllar sonra dahi hayatıma kattığı deneyimi inkar edemem.
15.Temmuz.2013 Pazartesi günü 2
haftalık yıllık iznime ayrılmıştım. 1 hafta sonra ayın 22’sinde arkadaşlarımla
Bodruma tatil yapmaya gidecektik. Yıllık izin, yaz mevsimi, tatil heyecanı, bütün
bunlar çok güzeldi. Çok net hatırlıyorum serinin son filmi olan Before Midnight
19.Temmuz.2013 Cuma günü ülkemizde gösterime girmişti. Arkadaşlarımla tatile
çıkacağım güzel bir dönemin öncesinde bu filmi sinemada izlemek müthiş bir
huzur vermişti.
Before Midnight’ta anlatılanları
henüz yaşamımda tecrübe etmedim ama Before Midnight için yine de
söyleyebileceğim bir şey var; Bir insan bütün ömrünü tek bir insanla
geçirebilir. O sevgiyi yaşıyorsanız ne mutlu size, şu an yaşamayanlarında en
kısa sürede bu harika hayatı sevdiğiniz insanla tamamlamanız dileğiyle..
OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder