2 Kasım 2016 Çarşamba

LINKLATER'IN "BEFORE..." ÜÇLEMESİNE DAİR

“Giden biriyle ya ikinci bir şansınız daha olsaydı?”


Yukarıda ki cümle, yönetmen Richard Linklater’ın 2004 yapımı “Gün Batmadan” filminin afişinde yazan yazıdır. Romantik bir seriye ait ikinci filmdir “Gün Batmadan” ve gerçek zamanlı çekilmiş olması ayrıca bir büyüleyicilik katmıştır esere. 9 yıllık periyotlarla karşımıza çıkan gerçek zamanlı bu hikaye 3 ayrı filmde anlatılmıştır. 1995’te ki ilk film “Before Sunrise - Gün Doğmadan” (hayatıma kattığı değerler inanılmazdır), 2004’te çıkan ikinci film “Before Sunset - Gün Batmadan” ve son olarak 2013’te gösterime giren “Before Midnight - Geceyarısından Önce”


Ethan Hawke’ı ilk kez 1989 yapımı “Ölü Ozanlar Derneği” filminde izlemiştim. Robin Williams’ın harika oyunculuğunun yanında en dikkat çeken karakter onunkiydi. Daha sonra “White Fang” ile karşıma çıkmıştı. Başarılı oyunculuğunun benim hayatıma direkt etki edebilecek bir filmle devam etmesi hem güzel bir tesadüf olmuştu hem de oyunculuğunu sevdiğiniz bir sanatçının size hitap eden bir çalışmada yer alması güzel bir rastlantıydı.


BEFORE SUNSET – GÜN BATMADAN (1995)
Interrail bileti ile seyahat yapan Amerikalı Jesse, Madrid’e görmeye gittiği kız arkadaşının yanından beklediği ilgiyi göremediği için ayrılmıştır. Jesse’nin ABD’ye dönüş için Viyana’dan kalkacak olan uçağına bir gün süresi varken trenle geldiği Viyana’da tek başına ülkesine dönüş vaktini beklemekten başka bir planı yoktu. Viyana’ya ulaşmadan önce trende bir Fransız ile tanıştı. Budapeşte’ye seyahat eden Celine ile sohbet etmeye başladıklarında; iki insanın arasındaki çekim ve hayat üzerine yaptıkları konuşmalardaki yorumlar eminim izleyen herkesi onlara hayran bırakmıştır. Richard Linklater oldukça başarılı bir şekilde bu romantizmi beyaz perdeye aktarmıştır. Ethan Hawke ve Julie Delphy’nin oyunculukları ise büyüleyici bir şekilde Jesse ve Celine karakterlerine hayat vermiştir.


Celine, Jesse ile olan sohbetinin bitmesini istemediği için Budapeşte yolculuğunu 1 gün sonraya erteler ve trenden Viyana’da, onunla birlikte iner. Bütün şehri dolaşırlar. Biz izleyenler ise, hem onlarla beraber Viyana turu yaparız hem de yeni tanışan iki insanın duygusal yolculuğunda mutlaka kendi hayatlarımıza dair bölümler görürüz ve ister istemez yüzümüzde bir tebessüm oluşur.


Siyasetten, yaşama, ilişkilere, hayata dair her yöne ait bakış açılarına kadar iki farklı ülkeden insanın keyifli sohbetinde romantizmi sonuna kadar hissettiriyor bu film. O kadar başarılı ki, Before Sunrise’ı kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum. Benim için hep bir kaçış yolu olmuştur. Benzer bir birlikteliği yaşadım. Başka bir ülkeden, başka bir insanla. Jesse ve Celine gibi mutlu olamadım ama hayatımda bu tecrübeyi yaşamadan önce de bu film serisine hayrandım. Belki de Before Sunrise’ın hayatıma kattığı anlamlar sayesinde benzer bir deneyim oluştu hayatımda.


Filmin sonunda Jesse ve Celine’in ayrılmak zorunda kaldıkları an çok zordu. Onların yaşadığı üzüntüyü seyirci de sonuna kafar hissedebiliyordu. Mutlaka hikayenin bu şekilde bitmeyeceği belliydi. Ama kim düşünebilirdi Jesse ve Celine’in hayatlarında neler olduğunu görebileceğimiz zamanın tam 9 yıl süreceğini..?


BEFORE SUNSET – GÜN BATMADAN (2004)
1995’in 16 Haziran’ın da, Viyana’da ki tren istasyonundan, 6 ay sonra 16.Aralık’ta tekrar görüşmek üzere birbirlerine veda ettiler Jesse ve Celine. İletişim kurmak için hiçbir telefon numarası ya da e-posta adresi almadılar. Yaşadıkları o efsanevi günün büyüsünü yitirmemesi içindi belki bu düşünce ama ne yazık ki istedikleri gibi olmadı. 6 ay sonra buluşamadılar.



9 yıl geçmişti. Jesse evlenip bir çocuk sahibi olmuştu. 1995 yılında Celine ile geçirdiği tek günü sadece hatıralarında yaşatmak istemediği için o güne ait bir kitap yazdı. Eğer çok severseniz ve o sevgiyi zihninizde çok güçlü bir şekilde yaşarsanız böyle birşeyi başarabilirsiniz. Jesse, hayatının en güzel gününü yazmıştı. Yazdığı kitap sadece ABD’de değil Avrupa’da da çok ilgi gördü ve birçok dile çevrildi. 2004 yılında Paris’te ki bir imza gününde, söyleşinin son anlarında kitabevine giren Celine’i fark etti. Göz göze geldiler ve 9 yıl aradan sonra bu tarif edilmesi çok zor bir andı. Söyleşi sona erdikten sonra Jesse’nin uçağa binmek için 1 saati vardı. Kitap mağazasından birlikte çıktılar. Önce bir cafede oturdular, sonra yürümeye devam ettiler, vapura bindiler. Geçmişten ve yaşamlarında ki değişikliklerden konuştular. 9 yıl önce onlarla birlikte çıktığımız Viyana şehir turunun aynısı şimdi Paris’te gerçekleşiyordu ve aynı o zaman ki gibi büyüleyici ve romantikti. Daha sonra Jesse’nin uçağı kaçırmaması için tahsis edilmiş özel araçla havaalanına gitmeden önce Celine evine bırakıldı. Jesse, şoföre beklemesini söyledi. Celine’in dairesinde sohbetleri bir süre daha devam etti. Her ikisi de hayatlarında şu anda bulundukları yerin farkındalardı. Aralarında ki bu bağ yine kopmak zorundaydı, yine ayrılmak durumundaydılar ama kısacıkta olsa bu anın bitmesini istemiyorlardı.


Celine müziği açtı, çaldığı şarkı Nina Simone’un “Just In Time” parçasıydı. Sonra dönüp Jesse’ye

“Bebeğim, uçağı kaçırmak üzeresin.” dedi.


BEFORE MIDNIGHT - GECEYARISINDAN ÖNCE (2013)
Viyana’da başlayıp Paris’te devam eden romantik yolculuğun şimdi ki durağı Yunanistan. Muhtemelen son durak burası ama belli mi olur belki 2022’de tekrar izleriz bu muhteşem yapıtın bir devam filmini daha.



Aradan geçen bir 9 yılın ardından daha bu sefer Jesse ve Celine’in evlenip birleştirdikleri yaşamlarında çok tatlı ikiz küçük kızları olduklarını görüyoruz. Celine’in işi doğrultusunda Avrupa’da yaşıyorlar. Bu film biraz daha ilişkiyi korumaya yönelik ve ilk iki filmde ki kadar zeka dolu, romantizm dolu diyalogları çok fazla içinde bulundurmuyor. Konu daha çok Jesse’nin ilk eşinden olan oğlunu sürekli özlemesi ve onu sadece yaz tatillerinde görüyor olması sebebiyle derinlerde hissettiği üzüntüyü yansıtıyor ve evlilikte yaşanan çeşitli problemlere dayanıyor. Bu filmde gördüğümüz üzere her evlilik tabi ki mükemmel değildir. Evliliğin mükemmel olmadığı anlarda yeniden mükkemmel olmasını sağlamanın, çiftlerin gösterdiği özverinin sınırlarını gösteriyor bu film bize. İlk iki filmden özlediğimiz o romantik yolculuklar bulunmasa da; karakterlerle özdeşleşen seyirci için hakkını veriyor bu çalışma da. Filmin sonunda evliliklerini kurtarmak adına Jesse’nin ve Celine’in yaptığı konuşmalar ibretlik.


Before Sunrise’ta ki gibi, başka bir ülkeden bir kız arkadaşım olmuştu ve ayrılmıştık. Before Sunset’te ki gibi (9 yıl olmasa da) uzun bir süre sonra, hiç temas kurmadığımız 5 yılın ardından o kız arkadaşımı yeniden görmüştüm ve birlikte tekrar uzun bir vakit geçirmiştik. O dönemde zihnimde çok önemli bir rehber olmuştu bu iki film. Yıllar sonra dahi hayatıma kattığı deneyimi inkar edemem.




15.Temmuz.2013 Pazartesi günü 2 haftalık yıllık iznime ayrılmıştım. 1 hafta sonra ayın 22’sinde arkadaşlarımla Bodruma tatil yapmaya gidecektik. Yıllık izin, yaz mevsimi, tatil heyecanı, bütün bunlar çok güzeldi. Çok net hatırlıyorum serinin son filmi olan Before Midnight 19.Temmuz.2013 Cuma günü ülkemizde gösterime girmişti. Arkadaşlarımla tatile çıkacağım güzel bir dönemin öncesinde bu filmi sinemada izlemek müthiş bir huzur vermişti.


Before Midnight’ta anlatılanları henüz yaşamımda tecrübe etmedim ama Before Midnight için yine de söyleyebileceğim bir şey var; Bir insan bütün ömrünü tek bir insanla geçirebilir. O sevgiyi yaşıyorsanız ne mutlu size, şu an yaşamayanlarında en kısa sürede bu harika hayatı sevdiğiniz insanla tamamlamanız dileğiyle..


OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GÖZÜ YAŞLI BİR VALS

Rüstem tek başına sürdürdüğü basit hayatını, her zaman sevdiği şeyleri yapmak için yaşayan sıradan bir insan olarak geçirmeye devam ediyordu...