Türk
Basketbolunun kulüpler düzeyinde hatırı sayılır bir başarı geçmişine sahip olan
takımı Anadolu Efes, her yıl belirli bir istikrar ile Euroleague yolculuğuna
başlayıp, başarıyı artırana kadar çok büyük sıkıntılar çeken bir basketbol
takımı görüntüsü veriyor bizlere. Efes takımı salonun ardındaki yönetiminden
teknik kadrosuna kadar örnek alınacak uygulamaya sahip bir organizasyon.
Euroleague takımlarının verdikleri oylarla geçtiğimiz sezon yılın en iyi
yöneticisi ödülünü Anadolu Efes Basketbol Kulübü Başkanı Sayın Tuncay Demirel
almıştı. Ancak bu başarı ne yazık ki istenilen düzeye getirmiyor takımımızı.
İnişli
çıkışlı bir grafikten sonra 2012-13 sezonunda Final Four’un kapısına kadar
gelen takımımız ne yazık ki o kapının ardına geçememişti. O ana kadar; yani
play off’un son maçına kadar gelmemizin en önemli nedeni yaptığımız başarılı
hücum değil, geçilemez bir savunmamızın oluşuydu. Kurtarıcı rolünü oynar diye
beklenen Jordan Farmar bile sezon boyunca vasatın üstüne çıkamadığı oyunlar
oynadı. Elbette kazandırdığı ve çok üst düzey oyuncu olduğunu kanıtladığı
maçları da vardı fakat bu görüntüyü resmin tamamında göremedik.
2013-14
sezonuna iyi bir başlangıç yaptık. 20 sayılık Milano galibiyetiyle başlayan
sezon Fransa milli takımını Avrupa Şampiyonu yapan coach Vincent Collet’in
çalıştırdığı ve yine o Avrupa Şampiyonu Fransa milli takımından birçok oyuncuyu
bünyesinde barındıran takım Strasbourg’u deplasmanda 10 sayı ile mağlup ederek
devam etti. 3. hafta Bamberg deplasmanında ilk 3 periyot iyi oynamamıza rağmen
son periyotta ritim kaybedip son saniye basketiyle aldığımız mağlubiyet
takımımızı yıprattı. Sonrasında Zalgiris galibiyeti oyuncularımızın bireysel
yeteneklerini sahaya iyi yansıtmalarının dışında Litvanya takımının maddi ve
manevi olarak zor günler geçirmesininde verdiği moralsizlikle geldi. Ne yazık
ki o mükemmel fikstür avantajını yok eden talihsiz gece 13.Kasım.2013 akşamı
Madrid’te yaşandı. 46 sayı farkla tarihimizin en büyük yenilgilerinden birini
yaşadık. İlk roundun ilk maçları tamamlanırken motivasyon olarak en dipteydik.
Bu kötü anlar topluluğu oyuncularımızı o kadar etkilemiş olacak ki; rövanş
maçları başladığında Milano deplasmanında aynı Bamberg deplasmanında olduğu
gibi müthiş oynarken son periyot 14-0’lık bir seriyi potamızda görünce üzücü bir
yenilgi daha geldi.
Şu
an öyle bir dönemdeyiz ki; yapacağımız tek bir anlık hata bile bu yıl ki Avrupa
yolculuğumuzda bizi en dibe sürükleyecek olumsuzluklar yaratabilir. 3-3 ile
grubun ortasında bulunuyoruz. Grupta son maçlarımız olan deplasmandaki Zalgiris
Kaunas ve içerdeki Real Madrid maçlarından önce evimizde Strasbourg ve Bamberg
ile oynayacağız. Son iki maça stres içinde çıkmamak ve ikinci round olan Top
16’ya kalmayı garantilemek için bu iki maçı muhakkak kazanmak zorundayız. Efes
kağıt üstünde kadro derinliği ve oynadığı basketbol olarak bu iki takımdan da
üstün bir takım. Bu maçları kazanacağımıza inanıyorum ve iyi ya da kötü bir
şekilde Top 16’ya kalabileceğimizi düşünüyorum. Asıl kazanmak zorunda olduğumuz
şey oyuncularımızdır.
Türk
medyası ve sosyal paylaşım sitelerinde yazarından taraftarına kadar birçok
insan Zoran Planinic’i eleştiriyor. Zoran bence Efes’in şimdiye kadar yaptığı
en iyi transferlerden biri. Geçmişte Tau Ceramica ile final four oynamış, CSKA
Moskova ile Euroleague şampiyonluğuna ulaşmış, ardından Khimki Moskova’nın FIBA
Eurochallenge şampiyonu olmasında en aktif rolü oynamış ve MVP ödülü almış,
kısacası kendisini kanıtlamış bir oyun kurucu. Tüm bunları yaparken bulunduğu
pozisyonda yalnızdı ve oyun sistemleri içinde skor yükünü paylaştığı çok az
isimler vardı. Şu an Efes’in hücum rotasyonu çoğu zaman 5 numara pozisyonunda
oynayan Semih ve Barac hariç her pozisyondaki Gordon, Hopson, Kostas,
Dragicevic, Kerem Gönlüm ve Zoran üzerinden dönüyor. Böylesine paylaşılan bir
sistemde Zoran Planinic’in eski takımlarında üstlendiği skor gücü bu yıl ki
oyununa yansımıyor doğal olarak. Onun aldığı bu eleştiriler bence kariyerinin
en olgun döneminde olan bir sporcu için iyi şeyler değil ve bir yeteneği
bizlerden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Zoran NBA’de oynamış ve bir
basketbolcunun yakalayacağı her başarıyı tatmış bir sporcu. Karakter olarakta
inanılmaz bir insan. Bana Harun Erdenay’ı hatırlatıyor, hiçbir şeye itiraz
etmiyor ve karşı tepki vermiyor. Geçtiğimiz yıl Vujacic’in yersiz konuşmaları
yüzünden hem onun hem de takımımızın neler kaybettiğini hep birlikte gördük.
Bu
yazı kimlere ulaşır, kimler ne düşünür bilemem, sonuçta bir nevi hobidir blog
yazmak ancak yürekten inanıyorum ki; Efes’in Final Four oynayacak gücü ve
kadrosu var. Umarım coachumuz Oktay Mahmudi; Zoran, Gordon ve Kostas’ın bir
arada sahada kalacağı ve birlikte verimli olabilecekleri dakikaları özenle
tespit edip her maça başarılı müdahaleler yapabilir ve bu zorlu yolu fire
vermeden geçeriz. İlerleyen haftalarda neler olabileceğini hep birlikte
göreceğiz. Umarım ve dilerim bu blog üzerinde başarılı anlarımızı paylaşırım.
26.11.2013
OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7