22 Şubat 2015 Pazar

GELECEĞE DÖNÜŞ VE DOSTLUK

Hayatımızda en önemli anlarımızı paylaştığımız dostlarımızın olması, yaptığımız fedakarlıklar, bizim için yapılan fedakarlıklar ve hayatımız boyunca bu iyi hissettiren düşünceler topluluğunun sürmesi, bizleri bir insan olarak yaşama bağlayan yegane mutlulukların başında gelir. Dostlarımızda bizim bir ailemizdir, hayata dair yansımalarımızdır.


Sanatsal konular ve eserler üzerinde, kendimizi ve dostlarımızı örnek gösterdiğimiz birçok yapıt vardır hayatımızda. Mesela South Park’tan Stan ve Kyle gibi ya da Yüzüklerin Efendisi’nde Sam ve Frodo gibi. Bu liste uzayıp gidebilir. Uzun lafın kısası hayatımıza etki eden, mutlaka kendimizden birşeyler gördüğümüz birçok sanat eseriyle karşılaşmışızdır. Şahsi kanaatimce; beyaz perde de bu dostluğu en iyi simgeleyen ve ayrıca mantık olarak yapılmış (yani sadece bilim-kurgu, macera veya gizem olarak ta nitelendirmiyorum) en iyi filmlerden biri “Geleceğe Dönüş” üçlemesidir. Marty McFly ve Dr. Emmett Brown rollerine hayat veren aktörler, Michael J. Fox ve Christopher Lloyd’un ekrana taşıdıkları müthiş oyunculuklar bu karakterlerin ne derece sıkı kurulan bir dostluk örneği olduğunu kanıtlar.



Zamanda yolculuk gibi insanüstü bir yaşam formunda süregelen olaylar beyaz perdede bu iki insanın kurdukları dostluğa hayran bıraktırmıştır biz izleyenleri. 1985’te ki ilk yolculukta, çocukluğumuzun ya da gençliğimizin en güzel dönemlerinde 50’li yılların ABD’sinin kült gençlik ve aile yaşam tarzını gözlerimizin önüne sermişti yönetmen Robert Zemeckis. Geleceğe Dönüş’ün ilk filmini izlediğim her vakit bende 1955 yılına seyahat etmişim gibi hissediyorum. Bu efsanevi büyüyü yaşatan ender yapıtlardan biridir benim için Geleceğe Dönüş. Bu yazıyı yazmamdaki asıl amaç ise şu andan itibaren günümüzden 30 yıl önce bugünlerin tasvir edilmesidir. 1989 yılında çekilen ikinci filmin geçmiş zamanın yanı sıra ileri bir geleceğe adım atılan ve izleyiciye mükemmel bir şekilde bunu aktarabilen çok başarılı bir yapıt olmasıdır. Marty ve Doktor 1985’ten 2015’e seyahat ederler. 2015’te o zaman ekrana taşındığı gibi uçan arabalar, minicik pizzaları orijinal boyutuna çeviren mikrodalgalar, özel kurulama sistemi olan elektronik montlar ve Nike’ın bu film için tasarladığı o mükemmel ayakkabı şu an ki yaşamımızda var olmasalar da bizleri o büyüye efsanevi bir şekilde kaptırmayı başaran bir yapıttır “Geleceğe Dönüş 2”. Üçlemenin tamamı efsanedir ve sizleri müthiş bir zaman yolculuğuna çıkarır. Son filmde 1885 yılında ABD’nin vahşi batısını da görürüz. Mevcut bilim ve teknoloji kapsamında müthiş bir macerayı gözler önüne serer usta yönetmen Zemeckis.

Tüm bu şairane zaman yolculuğunu izlediğimiz esnada; belki de yaşamımız boyunca gerçekleştiremeyeceğimiz güzellikteki insanlık tarihine ışık tutan bu seyahatleri ve akıl almaz macerayı, olduğundan daha mükemmel kılan ve üçlemede işlenen en önemli konu Marty McFly ve Dr. Brown’ın dostluklarıdır. Bu üçlemeyi her ne kadar kimsenin izlememiş olduğunu düşünmesem de yine de spoiler vermeden ilerlemek istiyorum. Marty ve Doktor’un, gelecekteki ve geçmişteki kendilerine ait arkadaşlıklarının yok olmaması için birbirleri için yapmış oldukları hayati fedakarlıkları izlerken yaşamınız boyunca hiçbir filmde hissetmediğiniz sevgi, özveri ve sadakat dolu gerçek dostluk duygularını yaşayacaksınız.


2003 yılında Michael J. Fox kendi otobiyografisini kaleme aldı. Yukarıdaki resimde de gördüğünüz gibi 2004 yılında bu kitabı Ankara’dan Kızılay’da ki meşhur Dost Kitabevi’nden satın almıştım. Michael J. Fox “Şanslı Adam” adını verdiği kitabında, Parkinson hastalığına yakalanışını ve ailesiyle birlikte bu hastalığı kabullenişini dökmüştü kitap sayfalarına. Çocukları ve eşi Tracy’den aldığı desteğiyle cesaret içinde bu hastalığa karşı verdiği mücadeleyi okumak eşsiz bir deneyim olmuştu benim için. Bir film yıldızı olmadan önceki yaşantısında Kanada’dan ABD’ye uzanan hikayesinide okurken tüm o yılları hissettirmeyi başarmıştı bana. Geleceğe Dönüş ve birçok filminin setlerinden hatıraları ise bambaşka bir yönüyle tüm o dostlukları yakından gözlemleme şansını vermişti. Bu kitap kütüphanemdeki en kıymetli kitaplarımın arasında duruyor. Sizlerinde bir şekilde bulup okumanızı öneririm.

90’lı yıllarda küçük bir çocukken hayatıma giren “Geleceğe Dönüş” üçlemesi, 32 yaşında bir adamken bile halen o ilk zamanlardaki çocuksu heyecanını yaşatmayı başarıyor zihnimde. Bu filmleri izlediğim her vakit, benim için efsane olmuş her sahnesinde, yüzümde oluşan tebessümün tarifini yapamam, bunu anlatmaya çalıştığım her dakika bu yazı daha da uzayıp gider. Benim ve benim gibi bir çok fan.ın hayatında önemli bir yeri olduğuna inandığım Geleceğe Dönüş üçlemesi ile yazmış olduğum bu yazı blogumdaki 33. yazım. Ayrıca 2015’te yazdığım ilk yazı olduğu için de benim için çok anlamlı. 90’lı yıllarda her izlediğimizde 2015’in nasıl olacağını hayal ederdik. Şimdi 2015’teyiz. Geleceğe Dönüş ve onun gibi birçok esere tanıklık etmiş bir neslin mensubu olduğum için çok mutluyum. Dilerim hepimizin hayatında Marty McFly ve Doktor Emmett Brown gibi dostlarımız vardır ve ömürlerimiz süresince de varolurlar.

OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7


GÖZÜ YAŞLI BİR VALS

Rüstem tek başına sürdürdüğü basit hayatını, her zaman sevdiği şeyleri yapmak için yaşayan sıradan bir insan olarak geçirmeye devam ediyordu...