Bir
sevgilim vardı… Çok güzeldi… Geçmişte aşk adına yaşadığım tüm olumsuzlukların
bir mükafatı gibi girmişti hayatıma. Onun yanındayken gökyüzü hiç olmadığı
kadar mavi görünüyordu. Güneşin böylesine ışıl ışıl olduğunun farkına
varmamıştım hiç sanki. Akşam güneşi, sahilde uzun romantik yürüyüşler ve yorulduğumuzda
bir cafede oturup bir şeyler içtiğimiz anlar, hepsi o kadar anlamlıydı ki; tüm
bu anları yaşıyor olmak olağanüstüydü. Bu anların her biri, dünya üzerinde
yapılan hiçbir duygusal filmde bile kendi yaşadıklarımdan daha güçlü duygular
hissettiremeyecek cinsten efsanevi anlardı benim için. İlk defa benden daha çok
kitap okuyan, kitaplara ve sanata benden daha çok bağlı olan bir sevdiğim
vardı. Yeryüzünde hiç kimsenin beni ondan daha iyi anlayabildiğini
düşünemezdim. Bir gün yine birlikte güneşi uğurladığımız bir akşam oturduğumuz
cafe de birden Elevener’ın “Her Eyes” parçası çalmaya başladı. O an dakikalarca
karşılıklı tebessümle birbirimize baktık. Hayatımda her şeyin açık ve huzurlu
bir çerçevede ilerlediğini hissetmiştim. Daha önce hiç yaşamadığım benzersiz
bir huzurdu o parçanın çalmaya başladığı an.
Mevsimler
her biri bir öncekinden daha güzel hissettirecek şekilde ilerliyordu. Hamile
kaldı. Bir bebeğimiz olacaktı. Zaman çok hızlı geçti. Hastanedeydim, kız
arkadaşım doğuma girmişti, yüzüm titriyordu. Gözyaşlarım siliniyordu sanki
kendi kendine. Yeni doğan küçücük bir bebek, canlarımızın bir parçası.
Dayanamayıp hüngür hüngür ağlamıştım. Kardeşimde yanımdaydı. Bebeğimizi
kucağıma aldım. Öylesine dokunaklı bir an ki, bunun tarifini yapamam. Hayatın bize
getirdiği en güzel hediye karşısında annesi de bende dayanamadık ve
gözyaşlarımız boşaldı.
İkisinin
de yanında olduğum her an, bir nefes alıp verişleri bile dünya üzerinde ki her
şeyden daha kıymetli bir hazine. İkisinde de kendi yansımamı görüyorum. Baba
olmanın verdiği sevinç hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Yeniden doğmak gibi, yepyeni
bir hayata atılan küçük masum adımları korumak, ona sahip çıkmak ve her gün
gözlerinin önünde büyümesini izlemek. Bebeğimin ve annesinin yanında
olabildiğim her dakika bir cennet gibi.
Melek
annemize daha soyadımı bile veremeden hayat onu ve bebeğimizi elimden aldı. Her
gün mezarlarına ağlıyorum. Bazen mezarlarının yanından ayrılamıyorum bile. Onlardan
uzaklaştığım her saniye cehennemde yandığımı hissediyorum. Böyle bir acı
olamaz. Yaşamaya devam edemiyorum. Devam etmek zorunda olduğumu biliyorum.
Sadece bende bir ölü gibiyim.
Bir
gün bende gerçekten öleceğim. Tek dileğim umarım o gün yakındır. Çünkü onlar
olmadan zaten yaşamıyorum. Gözlerimden akan yaşlar durmadı hiç, bebeğimin
kokusunun ve sevgilimin nur yüzünün gözlerimin önünden gitmediği tek bir gün
bile yok. Tüm o anları yaşadım. Bir insanın yeryüzünde cennet anlarını
yaşamasının ne demek olduğunu gördüm onlarla. İstediğim tek bir şey var; bir an
önce onların yanına gidebilmek, onları yeniden görebilmek, onlara yeniden
sarılabilmek.
OSMAN
ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder