Geçtiğimiz sezonun ortasında Euroleague'in A lisansına sahip elit takımlarından Anadolu Efes'e transfer olan Thomas Heurtel, hem kariyerindeki en önemli anlaşmalardan birini yaptı hem de yeteneklerini gerçekten sergileyebilmek adına iyi bir şans elde etti. Anadolu Efes gibi Final Four hedefleyen takımlardan biri sezon ortasında saha içi liderliğini taşıyacak bir oyuncuyu transfer ederek tüm takımın gidişatını, bütün sporcuların ortaya koyacağı performanslarını birinci dereceden etkilemiş oldu.
Fransa bugüne kadar en iyi guardları yetiştirdi. Tony Parker, Antoine Rigadeu, Nando De Colo gibi oyuncular NBA ve Euroleague'de kendilerini kanıtladılar. 1989 doğumlu Fransız guard Thomas Heurtel ülkesinin ihtiyacı olduğu bir değer olduğunu göstermek için de en iyi oyununu ortaya koymak zorunda. Çünkü Tony Parker'ın kariyeri artık sona ermek üzere ve onun yerini dolduracak en büyük adaylardan biri Thomas Heurtel.
Anadolu Efes head coachu Ivkovic ona çok güveniyor. Oyun düzeninin tamamını onun üzerine kuruyor. Ivkovic böylesi kumarlar oynarken birçok basketbol otoritesi bu hamlelerin sağlıklı olmadığı yönünde beyanlarda bulunuyor. Geçtiğimiz sezon Top 16 öncesi sadece Draper ve onun ardında çok az süre alan İrlandalı guard Donnie McGrath'ın ellerinde hücum eden Efes sezonun ikinci yarısında Laboral'den Heurtel'i transfer edip topu tamamen onun ellerine teslim etti. Heurtel Top 16 maçları boyunca bireysel performansını en iyi şekilde ortaya koydu ancak takım çok fazla maç kaybetti. Euroleague anouncerları ve bir sürü yorumcu; Heurtel iyi oynuyor ama Efes kaybediyor, bunun bir anlamı yok, onun gelişi tüm takımın kimyasını bozdu şeklinde yorumlarla görüşlerini sundu. Efes kendisinden beklenmeyecek şekilde son maçta final 8 şansını elde etti. Malaga, aynı ülkenin takımı Laboral'i son maçta yenmeseydi Efes play off oynayamayacaktı. Malaga'nın kıyağından sonra Real Madrid ile eşleştiler. Seriyi 3-1 kaybederek elendiler. İspanya'da ki ilk maç ve İstanbul'da ki ilk maç basketbol adına çok güzeldi ve Efes için umut vaad ediyordu. 1-1'den sonra serinin ortada olduğu belliydi ama Real Madrid ağırlığını koydu ve 3-1 ile final four'a yükseldiler. Ardından da Euroleague şampiyonu oldular. Top 16 maçları ve play off serisi boyunca Heurtel kendi başına güzel oynadı ama Efes'in kaybettiği maç sayısı daha fazlaydı. Bu bir soru işareti olarak akıllarda kaldı.
2015-16 Euroleague'de Efes-Milano maçı öncesi ben ve Thomas Heurtel
2015-16 sezonu başladığında artık beklentiler de üst seviyedeydi. Heurtel'in yanına çok kaliteli transferler yapıldı. Onun yönettiği takım ve bu kaliteli kadro ile Efes birçok otorite tarafından yine final four adayı olarak gösterildi. Euroleague'e çok güzel bir başlangıç yapıldı. Deplasmanda ki Limoges ve İstanbul'da ki Milano maçları farklı kazanıldı. Milano maçında Heurtel'i ilk kez tribünden izledim ve ilk adımının ne kadar güçlü olduğunu, şut yeteneğini, saha görüşünü, inanılmaz pas becerisini yüz yüze gördüm. Alınan iki galibiyetten sonra aynı geçen yıl ki Top 16 maçlarında olduğu gibi yeniden bir çöküş yaşandı. Ard arda alınan 3 mağlubiyet yine soru işaretlerini beraberinde getirdi. Son ikisi uzatmalarda geldi ama telafisi olmayan maçlar ve çok şanssız hatalarla yaşandı. Heurtel bu kadar iyi oynarken kaybetmek özellikle onun son anlarda ki tercihlerinin oyuna direkt etki etmesi fazlasıyla anılır oldu. Şimdi konuşulanlar ise Antoine Granger'ın liderlik pozisyonunda daha çok bulunması, Thomas Heurtel'in bu yükü kaldıramadığı gerçeği. Yorumuna, kalemine çok güvendiğim basketbol yazarları bunları yazdı. Ancak tam aksini düşünüyorum ve Ivkovic'e güveniyorum. O dünya basketboluna Petrovic'i kazandırmış bir antrenör ve Thomas Heurtel ile ilgili sezgilerinde en ufak bir şüphe duymuyorum. Bunu Thomas Heurtel'i çok sevdiğimden ya da Granger'ı sevmediğimden söylemiyorum. Efes için ter döken her oyuncu benim için kıymetlidir. Ama asıl önemli olan Efes'tir ve inanıyorum ki ilk tur kalan maçlarda Thomas Heurtel hem kendi güçlü karakterini yansıtacaktır hem de takımı en iyi şekilde yönlendirip final four'un yine en güçlü adaylarından biri olduğumuzu tüm Avrupa'ya hatırlatacaktır.
Zaferlerle dolu yeni blog yazıları paylaşacağım anlar gelir umarım. Bu arada dip not; basketbol ile ilgili her yazı yazdığım esnada bana speakerlarımdan genellikle Guns 'N Roses, Scorpions, Deep Purple ve burda adını sayamayacağım birçok grubun soft şarkıları eşlik eder. Bu gece bu yazıyı yazmaya başladığım anda çok sevdiğim bir arkadaşım bana Halil Sezai'nin "İsyan" parçasının linkini gönderdi. İnanılmaz manidar bir şekilde bu yazıyı yazmaya bu parça ile başladım. Umarım Thomas beni utadırmaz ve Efes ile ilgili daha güzel yazılar paylaşabilirim.
OSMAN ÇELİK
www.twitter.com/ocelik7